AFFETMENİN YAKIN İLİŞKİLERİMİZE ETKİSİ

459

    Affetmek; bağışlamak, yapılan bir hata karşısında bir bedel veya ceza talep etmemek, hata yapan kişiye karşı negatif duyguları empati aracılığıyla bilinçli bir farkındalıkla azaltmak ve hatta bazı durumlarda negatif duygular yerine pozitif duygular geliştirmek demektir. İnsan ilişkilerinin sürdürülebilmesi ve yatırım yaptığımız duygusal bağların devamı için “affetmek” temel unsurlardan biridir. Affetmek, her ne kadar zor olsa da, en çok affedeni özgürleştirir. Affedenin hayata dair kıymetli enerjisini öfke ve suçlamayla harcamamasına yardımcı olur.

    Affetmeye vesile olan temel unsurlar empati yeteneği ve merhamettir. Empati kurabilmek, hatayı yapan kişinin hatasına bir bahane üretmeksizin neden o hatayı yaptığını, hangi şartların bu hatayı meydana getirdiğini, hatayı yapan kişinin bu hatayı neden yapmış olabileceğine dair kişisel hikâyesini anlayabilmek, affetmeyi kolaylaştıran ögelerden biridir. Merhamet ve şefkat besleyebilme kapasitesi de affetmeyi kolaylaştıran unsurlardandır. Şefkat beslemeyi öğrendiğimizde karşımızdakinin hata yapabilen aciz bir insan olduğunu kabul ederek onu bağışlamak konusunda daha kolay harekete geçebiliriz.

    Peki bir kişi kendisine yapılan tüm hataları her koşulda affetmeli midir? Elbette bu sorunun cevabı “hayır”. Hepimizin geçilemez kırmızı çizgileri ve vazgeçilemez değerleri vardır. Eğer ki affetmek, bu değerlerden taviz vermemizi gerektiriyorsa veya karşımızdakinin bize karşı hatasını tekrar etmesi suretiyle sınırlarımızı işgal için davetiye çıkarıyorsa affetmenin hatayı yapana dahi faydadan çok zararı olabilir.

    Zira seçimlerimizin sonuçları vardır ve zaman zaman bu sonuçlarla yüzleşmek hepimiz için öğretici deneyimlere vesile olacaktır. Bazılarımız için affetmenin diğerlerine nazaran daha zor olduğundan bahsetmiştik.

     Affetmekle ilgili zorluk yaşatan kişilik özelliklerinden biri de mükemmeliyetçiliktir. Mükemmeliyetçi kişiler kendilerinden ve başkalarından yüksek beklenti içerisindedir ve bu beklentiler fazla esneme payı içermez. Hem kendilerinden hem de başkalarından bekledikleri üstün performans, hata yapmayı insani değil lüks olarak gösterir, dolayısıyla mükemmeliyetçi kişilerin affediciliği zayıftır.

    Bu durumun en yıkıcı etkisi başta kendileriyle ilişkilerinde görülür. Bir hata yaptıklarında zihinlerinde bu hatalı davranışı uzun süre çevirirler ve aradan uzun zaman geçse bile kendilerine karşı kızgınlıkları bitmez. Öz şefkat bu durumun panzehiridir.

    Af dileyen kişi için affa giden yolun temel unsurları vardır. Kişinin yaptığı hatayı samimiyetle kabul etmesi ve bundan ötürü pişmanlık hissetmesi, yaptığı hatanın başkaları üzerindeki etkilerini itiraf etmesi, bu etkilenen kişilerin nasıl duygular hissettiğini fark etmesi ve dile getirmesi, bir sonraki sefere bu hatayı yapmamak için hangi önlemleri alacağı ve hangi davranışları değiştireceğini ifade etmesi affedilmesini kolaylaştırıcı etkenlerdir.

    Affetmek bir anda olmayabilir zira affetmek içsel bir süreçtir. Bazen uzun, bazen kısa bir süre isteyebilir. İnsan affettiğinde de affetmediğinde de bir seçim yapar ve her seçimin sonuçları olduğu gibi bunun da sonuçları vardır. Neyi seçtiğimizin farkında olmak, süreçte duygularımıza izin vermek önemlidir ve unutmamak gerekir ki affetmek, en çok kişinin kendisine verdiği bir hediyedir.

Betül Nesibe ÖZKARS