AİLEMDE NAMAZ

997

“Aile fertlerine namazı emret, kendin de bunda kararlı ol…”

(Tâhâ, 20/132)

    Bizler, büyük bir emek ve gayretle ailemiz için çalışır, çabalarız. Rabbimizin bize bahşettiği tüm imkânlarımızı ailemiz için seferber ederiz. Onların ayaklarına taş değmesin diye dua eder, dünya hayatında iyi bir gelecek sahibi olmalarını isteriz. Gayretlerimiz, dualarımız hep bu yönde olur. Peki ya ailemizin manevi hayatı? Oysa ailemizin hem dünyevi hem de manevi hayatları hususunda üzerimize düşen sorumluluklarımız vardır. Eşimize ve evlatlarımıza karşı en önemli sorumluluklarımızdan biri onların manevi hayatlarını desteklemektir.

    Yüce Allah, “Aile fertlerine namazı emret, kendin de bunda kararlı ol.” (Tâhâ, 20/132) buyurarak ailede namaz ibadetinin ehemmiyetini belirtmektedir. Ailede namaz ibadetinin yaşanır olması için Yüce Allah, ayette iki hususa işaret etmektedir. Bu hususlardan ilki, kişilerin namaz konusunda kendi nefislerine karşı sorumlulukları, diğeri de aile fertlerine karşı sorumluluklarıdır. Zira ayette kendi nefsimizle birlikte ailemiz için de namaz ibadeti emredilmektedir. Burada eşlerin birbirlerine ve çocuklarına karşı örnekliği vurgulanmaktadır. Anne babaların çocuklarına namaz ibadetini öğretirken sözlü öğütle birlikte hâl dilini de kullanmaları istenmektedir. Çünkü söz, sözü söyleyen kişide vücut bulmalıdır. Sözün tesiri ancak hâl diliyle olur. Dolayısıyla çocukların namaz ibadetini özümseyebilmeleri için anne babanın namaz kılması son derece önemlidir.

    Her şey sevmekle başlar. Sevdirmenin en güzel yolu ise örnek olmaktır. Örnek alınmanın en önemli hâli ise kendini sevdirmekten geçer, kişi sevdiğini örnek alır. Hz. Peygamber’in (s.a.s.) şu tavsiyesi bu yolda bize rehber olmaktadır: “Kolaylaştırın, zorlaştırmayın; sevdirin, nefret ettirmeyin.” (Buhari, İlim, 11) İbadetleri sevdirmenin en güzel yolu ise Rabbimizin emaneti olan çocuklarımızın dinî hayatlarını inşa ederken merhamet, şefkat ve muhabbet dilini kullanmaktır. Ayrıca evlatlarımızı namaza davet ederken kullandığımız dil, yüce Allah’ın habibine şu öğüdü gibi olmalıdır: “Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle davet et…” (Nahl, 16/125)

    Hz. Peygamber’in çocuklara olan sevgisinin tezahürleri hayatın her alanında görüldüğü gibi namaz ibadetinin eğitiminde de görülmektedir. Hz. Peygamber, namaz ibadetinin öğretilmesinde çocuklardan ilgi, şefkat ve merhametini esirgemezdi. Sevgili Peygamberimiz, torunu Ümâme kucağında olduğu hâlde namaz kılardı. Ayağa kalktığı zaman onu kucağına alır, secdeye vardığında da bırakırdı (Müslim, Mesâcid, 41). Allah Resulü bu davranışıyla torununa olan sevgini göstermekte aynı zamanda Ümâme’yi namaz ibadeti hususunda eğitmektedir. Hz. Peygamber (s.a.s.), namaz kıldığı vakit çocukların önünden geçtiği oluyordu fakat o namazına devam ediyordu (Nesâî, Kıble, 7).

    Bazen Hz. Peygamber (s.a.s.) secdedeyken torunları sırtına binerlerdi. Rahmet Peygamberi secdeden kalkarken onları yavaşça sırtından indirirdi. Görüldüğü üzere Peygamber Efendimiz, çocuklara namazı sevdirerek nefret ettirmeden rehberlik yapmış, ayrıca çocukları camilerden ve mescitlerden uzak tutmamış, onları bu mekânlara dâhil etmiştir.

    Görüldüğü üzere Hz. Peygamber’in ilgi, merhamet ve şefkat üzerine tesis ettiği namaz eğitimi başta anne babalar olmak üzere toplumun her kesiminin kendilerine rehber edinmeleri gereken ehemmiyetli örnekler olarak karşımıza çıkmaktadır. Zira bize emanet olarak bahşolunan ailemize bırakabileceğimiz en büyük mirastır namaz. Bu hususta bize destek olacak değerli yakarışlardan biri Hz. İbrahim’in duasıdır: “Rabbim! Beni namaza devam eden bir kimse eyle. Soyumdan da böyle kimseler yarat. Rabbimiz! Duamı kabul eyle.” (İbrahim, 14/40)

 

Ferda YILDIRIM