EŞ SEÇİMİNDE VE EVLİLİĞİN YÜRÜTÜLMESİNDE FARKLILIKLARIN ÖNEMİ

641

Mutlu bir evlilik için doğru insanı bulmanın sırlarını arayıp duruyoruz. Peki öncesinde kendimizi tanıyor muyuz ? Mizacımızı, duygularımızı, sosyal çevreyi, aile yapımızı, kültürümüzü, inançlarımızı, beklentilerimizi biliyor muyuz? Duygusal, fiziksel, bilişsel ve sosyal ihtiyaçlarımızın farkında mıyız? Kendimizi nasıl tanımlayabiliriz? Çevremizdekiler bizi hangi cümlelerle tanımlar ? Nasıl bir yuva beklentimiz var ?

Her insan gibi her evlilik de biriciktir. Benzerleriyle kıyaslanamaz, tanımlanmaz, kategorize edilemez. Eş seçiminde aranan kişi “iyi insan”dır, hâlbuki hayat bize gösteriyor ki iki iyi insan kötü bir evlilik yapabiliyor. İyi insanların “kötü eş” oluşuna, yürümeyen evliliklerine, mutsuz olup mutsuz olmalarına şahit oluyoruz. İyi insan olmak ya da iyi insanı bulmak, sağlıklı bir aile kurma, uzun ömürlü, huzurlu bir ilişki yaşama noktasında yeterli değil.

Çiftlerin pek çoğu aile kurma aşamasında, hissettikleri sıcak duyguların ve iyimser bakış açısının da tesiriyle karşılarındaki kişinin kendine ters düşen özelliklerini iyi değerlendiremiyor yahut “Evlenince değişir.” yanılgısıyla göz ardı ediyor. Evlilik öncesinde görülmeyen ya da göz ardı edilen farklılıklar, evlenir evlenmez göze batmaya, huzur kaçırmaya başlıyor. Aklımıza “Eş seçimi kader mi?” sorusu düşüyor. Kader; Allah’ın ilmidir, sonsuz ilmiyle her şeyi bilmesidir. Allah’ın ilminin sınırı yoktur ki kader olmayan herhangi bir şey olsun. Evlilik çoğu zaman insanın kendi tercihlerinin geçerli olduğu kader sınıfına girer. Eş seçiminde irademizin etkili olduğu hususunda dayanağımız ise Peygamber Efendimiz’in (s.a.s.) eş seçiminde dikkatli davranmamızı tavsiye eden hadis-i şerifleridir. Öyleyse mutlu evliliğin izini sürmeliyiz.

İnançlar, değerler, yaş, eğitim, sosyoekonomik seviye, kültürel yapı, fiziksel görünüm açısından denk oluş; evlilik ilişkisinin olumlu başlamasını sağlayabilir. Denklik, birtakım olumsuzlukların, mağduriyetlerin önüne geçebilir. Denklik; aynılık, eşitlik demek değildir. Aslında denklik kişinin önce kendi özelliklerini, ihtiyaçlarını, potansiyelini ve sınırlılıklarını bilmesi sonra da eşine ait özelliklerin, ihtiyaçların, potansiyelin, sınırlılıkların ayırdına varmasıdır. Her konuda denklik mümkün olmadığı gibi gerekli de değildir. Bununla birlikte “üstünlüğün ancak takvâ ile olduğunu” bildiren ayet-i kerime (Hucurât, 49/13) dikkatimizi, elimizdeki terazinin ölçemeyeceği bir özelliğe çekiyor.

Evlilik öncesinde hem gençler hem de aileler, mümkün olduğunca eş adayları hakkında araştırma yapmak, istişare etmek ve muhtemel sonuçları ön görmeye çalışmakla yükümlüdür. Mutlu ya da mutsuz, sağlıklı ya da sağlıksız, aşkla başlayan ya da mecbur kalınan, ömür boyu süren ya da boşanmayla sonlanan tüm evlilikler dünya imtihanımızın bir parçası. Kiminde sabırla, kiminde şükürle sınanıyoruz. Sınandığımızı hatırladığımız sürece sabır kolaylaşıyor, şükür artıyor, eşimizi iyileştirme hevesi hafifliyor, iyi eş olma çabası kıymetleniyor.

“Ey iman edenler! Eşlerinizden ve çocuklarınızdan size düşman olabilecekler vardır. Onlardan sakının. Ama affeder, hoş görüp vazgeçer ve bağışlarsanız şüphe yok ki Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. Mallarınız ve çocuklarınız ancak birer imtihandır; Allah katında ise büyük bir mükâfat vardır.” (Teğâbün, 64/14-15)

F. Betül Yılmaz Eminsoy

Uzman Klinik Psikolog