EVLİLİĞİ YARALAYAN DAVRANIŞLAR

966

 

Evlilik baştan sona emek, sabır, sebat işidir. Evlilikte varılacak nihai bir mutluluk tablosu yoktur, mutluluğu her an yeniden inşa etmemiz gerekir.

Evliliklerini güçlendirmek, mutluluklarını devam ettirmek ya da yara almış ilişkilerini iyileştirmek isteyen çiftler için uzak durulması gereken birkaç başlıktan ve alternatif davranışlardan bahsetmek istiyorum.

Eleştiri

     Davranıştan ziyade kişiliğe, fiziksel özelliklere yöneltilen ve aşırı genelleme içeren yıkıcı eleştirilerden bahsediyoruz burada. Yıkıcı eleştiride problemi eşimizin kusuru olarak tanımlarız. Örneğin “Nasıl bu kadar duyarsız, bencil olabiliyorsun!” dediğimizde soruna odaklanmıyor, saldırıya geçmiş oluyoruz.

Sağlıklı bir evlilik, duygusal ve fiziksel ihtiyaçlarımızın karşılıklı ve dengeli bir biçimde karşılanmasını gerektirir. Sakince, nazikçe, saygıyı ve insafı elden bırakmadan, genelleme yapmadan şikâyetimizi de ihtiyacımızı da dile getirebiliriz. Örneğin “Bana hiç yardım etmiyorsun.” demek yerine “O kadar yorgunum ki, yapmam gerekenlere yetişemiyorum, yardımına ihtiyacım var.” diyerek söze başladığımızda eşimize sesimizi duyurma ihtimalimiz artacaktır.

Savunmacılık

     Olumsuz etkisinin farkına varılması en güç davranışlardan biridir, bu sebeple ilişkimize ne kadar zarar verdiğini anlamamız da savunmayı bırakmamız da zaman alabilir. Savunma davranışı eleştirinin sonucu olarak ortaya çıkar, eleştirilen kişi hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmez, hatasını görmez.  Eşimizin şikâyetini, suçlamasını anlamaya çalışmadan, sürekli kendimizi savunmamız ilişkide sorumluluktan kaçtığımızın göstergesidir. “Yaptım ama sor bakalım neden yaptım?”, “Önce sen başlattın.”, “Abartıyorsun” gibi savunmalarla hatanın sorumluluğunu üzerimizden atmak yerine ortaya sürülen olumsuz durumdaki payımızı görmeye çalışmak, sözel olarak da kabul etmek evliliğimizi bir savaş meydanına dönmekten kurtaracaktır.

Aşağılama

     Aşağılama, hor görme, küçümseme bir evliliği öldürmeye tek başına yetebilir. Aşağılama, evliliklerde boşanmanın en büyük habercilerinden biridir ve çok tehlikelidir. Evliliğimize bu zehrin karıştığını fark ettiğimiz anda panzehiri devreye sokmalı ve bir takdir kültürü oluşturmalıyız. Küçük büyük ayırmadan olumlu her gelişmeyi her davranışı takdir ederek “Seni görüyorum, seni duyuyorum, varsın ve kıymetlisin.” mesajını vermeliyiz.

Duvar Örme

     Özellikle tartışma şiddetinin yükseldiği sırada eşlerden birinin diğerini dinlememesi, ortamı terk etmesi, zihinsel olarak kendini eşine kapatması, küsmesi, yok sayması gibi davranışlarla iletişimi kesmesi duvar örmekdir. Kişinin fiziksel ve zihinsel olarak gerginliği o kadar yükselmiştir ki bir anda iletişim, etkileşim durur. Tam bu sırada tartışılan meseleye yirmi dakika kadar ara verilmelidir. Tartışmaları iletişimi kesecek boyuta gelmeden önce bir mola ile yavaşlatmak daha da iyi bir yoldur. Bu molada fizyolojik ve zihinsel olarak rahatlamaya, gevşemeye çalışır ve yirmi dakika kadar birbirimizden uzaklaşabilirsek döndüğümüzde tartışmamızın harareti düşmüş olacaktır.

Zihin ya da Niyet Okuma

     Eşinizin size ya da ilişkinize yönelik düşünceleri hakkında deliliniz olmadığı hâlde onların ne düşündüklerini bildiğinizi düşünmektir. “Özür dilerim dedin ama biliyorum umurunda değilim.” ya da “Aile senin için hiçbir şey ifade etmiyor, tek derdin işin.” ya da “Benimle yürüyüşe geldin ama istemeyerek.” gibi zihin okuma, niyet okuma davranışı eşimizi zamanla yıldırır ve kendisini ifade etmekten, iletişim kurmaktan vazgeçer. Zihin ya da niyet okumak yerine eşimizin beyanını hakikat kabul etmek ya da “Ben bu şekilde düşündüğünü hissediyorum, doğru mu?” demek iletişimi daha sağlıklı bir boyuta taşıyacaktır.

Kıyaslama

     Eşinizi herhangi biriyle kıyaslamak evliliğin en önemli düşmanlarından biridir. Kıyaslanmak her yaşta ve her ilişkide öz güvenimizi sarsar, öfkemizi tetikler, kendimizi değersiz, yetersiz hissettirir. Eşimizde olmayan ve başkasında olduğunu düşündüğümüz şeyleri kıyaslamak yerine eşimizin sevilesi yanlarını, olumlu özelliklerini, evliliğimizle ilgili çabalarını görmemiz ve bunları takdir etmemiz evlilik huzurumuzu artıracaktır.

Negatif Bakış Açısı

     Olumsuz şeyleri seçip daima onlara odaklanmak ve olumlu şeylerin farkına varamamaktır. Evliliğimizin selameti için eşimizin iyiliklerini, güzelliklerini keşfetmek ve onları çoğaltmak durumundayız. İnsan çoklukla karşısındakinin hatalarına, kusurlarına odaklanır da kendi kusuruna kör, sağır kalır.

Ötekinin İhtiyacına Körleşme

     “Sevilmeye ihtiyacım var, ilgiye ihtiyacım var, dinlenmeye ihtiyacım var.” derken eşimizin de bu ihtiyaçlara sahip olduğunu ve bizden beklentileri bulunduğunu unutmaktır. Eşimizin ihtiyaçlarına duyarlı olmalıyız.

Eşini Psikolojik Olarak Analiz Etme, Teşhis Koyma

     Son zamanlarda sıklıkla karşımıza çıkan bu yıkıcı tutumda eşlerden biri diğerine narsist, borderline, paranoid, obsesif, bağımlı gibi teşhisler koyar. Oysa bu tür tanılar ancak bir uzman tarafından, psikiyatrik muayene, aile görüşmesi, psikiyatrik test ve ölçekler, kullanılarak koyulabilir. Hiç kimse okuduğu kitaplar, izlediği film ya da belgeseller ile hiç kimseyi etiketleyemez. Eşinin psikolojik yardıma ihtiyacı olduğunu düşünen kişi, uygun bir yolla eşini uzmanla görüşmeye ikna etmelidir.

En mutlu ilişkilerde bile çatışmalar, tartışmalar yaşanır. Evliliğimizin mutluluk derecesini belirleyen şey, çatışmaların olmaması değil, onları nasıl yönettiğimizdir. Tüm çatışmalarımızdan, tartışmalarımızdan birbirimizi anlamaya, iletişimimizi güçlendirmeye ve ilişkimizi daha güvenli hâle getirmeye uzanan yollar vardır. Çatışmalar işlevseldir ve çatışmayı lehimize çevirecek şey niyetimizdir, üslubumuzdur, iletişim becerimizdir.

 

Betül YILMAZ EMİNSOY