PEYGAMBER’İN ÇOCUKLARA VERDİĞİ DEĞER: OYUN İLE ETKİLİ İLETİŞİM

984

İbn Abbâs anlatıyor: “Resulüllah (s.a.s.) bir gün torunu Hüseyin’i omzunda taşırken bir adam: ‘Yavrum! Bindiğin binek ne güzelmiş!’ dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.s.) ‘O da ne güzel bir binici!’ buyurdu.” (Tirmizî, Menâkıb, 30)

     Çocukların akıl, beden, ruh sağlığı ve gelişimiyle birlikte beceri ve kabiliyetlerinin açığa çıkarılması için birbirinden farklı oyunlar önemli katkılar sunar. Oyunlar, çocukların kendilerini fark etmelerine, diğer çocuklarla etkileşimlerini artırmalarına ve yetişkinlerle aralarındaki her türlü insani bağı canlı tutmalarına vesile olur. İslam medeniyetinde çocukların çeşitli oyunlarına zaman zaman Hz. Peygamber’in (s.a.s.) bizzat iştirak ettiği aktarılır. Çocukların o dönemde oynadığı başlıca eğlenceli oyunlar arasında yapma bebeklerle oynama, tahterevalli, hayvanlarla dostluk kurarak vakit geçirme, su ile oynama yer alır (Buhârî, İlim 18; Müslim, Nikâh, 69; Ebû Dâvud, Edeb, 61; İbn Mâce, Edeb, 24). Hadislerde Hz. Peygamber’in bazı çocuklarla şakalaştığı, onlarla oyunlar oynadığı, onları mutlu ettiği, tebessüm ettiği ve ettirdiği nakledilir.

    İbn Abbâs’ın anlattığına göre bir gün bir adam Peygamber Efendimizi omuzlarında Hz. Hüseyin’i taşırken görür. Hz. Hüseyin’e, “Yavrum bindiğin binek ne güzelmiş!” der. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.s.) “O da ne güzel bir binici!” buyurur (Tirmizî, Menâkıb, 30). Bu hadis-i şerif Peygamber Efendimizin torun sevgisi ve çocuklarla oyun üzerinden kurduğu iletişime güzel bir örnektir.

    Hz. Peygamber’in (s.a.s.) çocuklara karşı çok şefkat ve merhamet sahibi olduğu bilinen bir hakikattir. Bir hadiste Resûlüllah (s.a.s.), torunu Hz. Hasan’ı (r.a.) öperken yanında Akra’ b. Habîs et-Temîmî’nin oturduğu ve çocuklarının hiçbirini bir kez dahi öpmediğini beyan ettiği aktarılır. Onun bu itirafı üzerine sevgi ve şefkat sahibi Peygamberimiz (s.a.s.), Akra’ya bakıp “Merhamet etmeyene merhamet edilmez.” buyurmuştur (Buhârî, Edeb 18; Müslim Fedâil, 65).

    Resûlüllah (s.a.s.), çocuklara şefkat sahibi olduğu gibi annelerin evladına karşı yufka yüreklerine de şefkat sahibidir. Resûlüllah (s.a.s.) şöyle buyurmaktadır: “Bazen başladığımda namazı uzun tutmak isterim. Namazdayken bir çocuğun ağladığını işittiğimde annesinin ona merhameti ve düşkünlüğünü dikkate alarak namazı kısa tutarım.” (Müslim, Salât, 192)

    Hz. Peygamber’in (s.a.s.) çocuklara hassasiyeti ve onlarla ilgilenmesi, merhameti ile ilişkilidir. Kimi zaman çocukların birbiriyle veya yetişkinlerle yaptıkları şakalaşmaların dozu farklı olabilir, birtakım savrulmalara yol açabilir veya nezaket sınırlarını aşan bir hâl alabilir. Hz. Peygamber’in (s.a.s.) örnekliğinde merhamet merkezli bir iletişim ile bu savrulmaların önüne geçilmesi mümkün olmaktadır. Nitekim Resûlüllah (s.a.s.), “Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir.” buyurmaktadır (Tirmizi, Birr ve Sıla, 15).

    Kendisine merhamet etmeyen, sıcaklık göstermeyip soğuk davranan ebeveynini gözlemleyen çocuğun, ebeveyni yaşlanınca aynı tavırları onlara sergilemesi kuvvetle muhtemel bir hâl alacaktır. Bu gerçeklik şu hadisi hatıra getirmektedir: “Rıfktan (zarafetten) mahrum olan, hayırdan da mahrumdur.” (Müslim, Birr, 74).

    Rivayetlerden hareketle hayırlı davranışlarda bulunamayan bireylerin özü itibarıyla hayır sahibi olmadığı, aksine çocuklarla nazik ve güzel davranışlar çerçevesinde oyun ile etkili bir bağ kurmanın birçok hayra kapı aralayabileceği anlaşılmaktadır.

 

Emine ERDOĞAN MARSAK