HEM EMANET HEM EMANETÇİ: KOMŞU

646

Otuz farklı medeniyete ev sahipliği yapmış bu bereketli topraklarda yaşayan birbirinden farklı onca insan, birbirlerine dert ortağı, sırdaş, arkadaş, yoldaş da olmuşlar aynı zamanda. Babam: “İyi bir komşu, bazen ailenden önce gelir. Biz hep bunu böyle bildik, böyle yaşadık.”

Otuz farklı medeniyete ev sahipliği yapmış bu bereketli topraklarda yaşayan, birbirinden farklı onca insan, birbirlerine dert ortağı, sırdaş, arkadaş, yoldaş da olmuşlar aynı zamanda. Düğünleri bir, cenazeleri bir olmuş. Sadece komşu değil, sevinçleri ortak, hüzünleri ortak yol arkadaşı olmuşlar.

Onca yıl sonra bugün, yaşadığımız kentlerde, yeni taşındığımız evimizde bir komşumuz gelip kapımızı çalıyor, bir ihtiyacımız olup olmadığını soruyorsa şanslı sayılıyoruz. Çünkü artık birbirinden habersiz yaşayan insanlar topluluğuyuz. Komşu değil, aynı apartmanda yaşayan bir gurup insanız. Birbirimizin yabancısıyız.

İşin garip tarafı, bu durumdan yalnızca şikâyet ediyoruz. Birbirimize bu kadar yakın olup birbirimizden neden bu kadar uzak durduğumuzu hiç sorgulamıyoruz. Şikâyet ettiğimiz bu durumun ortadan kalkması için hiç çaba göstermiyoruz. Eskiden olup da şimdi olmayan, ya da eskiden hiç olmayıp şimdi olan ne?

Artık insanların, komşularının yerini dolduracak, bir çeşit hipnoz etkili televizyon programları; dertlerini anlattıkları, yediklerini içtiklerini, gezdiklerini, gördüklerini, okuyup yazdıklarını “paylaştıkları” sosyal medya hesapları ve sanal arkadaşları var. Görmek istedikleri kadar görüp istemediklerinde bir tuşla kendilerinden uzaklaştırdıkları arkadaşlar her biri.

Unuttuk. Annelerimizin özene bezene, bin bir emekle hazırladığı yemekten, “Kızım, al bu tabağı da komşumuza götür, kokmuştur şimdi.” diyerek elimize tabakları tutuşturduğu zamanları. Komşu, yeri geldiğinde ailenden önce gelendi. Yardımına koşan, eksiğini tamamlayandı. Derdini paylaşan, ekmeğini bölüşendi. Emanetin ve emanetçindi komşu. En güzel gününde yanında olan, en kötü gününde elini sıkı sıkı tutandı.

Peygamber Efendimizin: “Cebrail bana komşu hakkından o kadar bahsetti ki komşuyu komşuya mirasçı kılacak zannettim.” (Tirmizî, Birr, 28.) hadis-i şerifini unuttuk.

 

Selma GÖZEN