İSLAM MEDENİYETİNDE KADIN ÂLİMLER VE İLME KATKILARI

891

Hz. Peygamber (s.a.v) ilk vahyin gelişi ile birlikte Allah’ın kelamını okuyan, vahyi yazmaya başlayan, okuma yazmanın öğrenilmesine önem veren bir İslam toplumu olmuştur. İslamiyet, cehalet zihniyet ile mücadele etti. Kur’an-ı Kerim’de aklını kullanması, ilminin artması için dua etmesi, cahillerden uzak durması, ilim sahiplerinden olması, ilimde derinleşmesi, bilene sorması, tefekkür etmesi insana sık sık hatırlatılmaktadır.

Hiç şüphesiz Müslümanların ilme yönelmeleri “İlim öğrenmek her Müslümana farzdır.” (İbn Mace, Mukaddime, 17.) buyruğu vazgeçilmez bir zarurettir.

Asr-ı Saadet’ten başlamak üzere çok sayıda ilim sahibi Müslüman kadın bilgisine sahibiz. Okuma yazma bilmek o dönemde nadir rastlanan ve son derece değerli vasıftı. Şifa bint Abdillah, okuma yazma bilmesinin yanı sıra kadınlara da eğitim vermiştir.

Yine o dönemde şiirde: Hz. Fatıma, Hz. Aişe, ve tıp hizmetinde de Küaybe ve Rufeyde bint Sa‘d (Saîd) b. Utbe el-Eslemiyye (ö. 7/628’den sonra) ve Ümmü Sinan bilinmektedir. Bütün sahabe için geçerli olan tek husus Peygamber’in sözlerini, fiillerini ve takrirlerini öğrenmek ve nakletmekti. Peygamber (s.a.v)’den hadis rivayet edilen çok sayıda kadın sahabi bulunmaktadır. Hiç şüphesiz Hz. Aişe (r.a.) ashab-ı kiram arasında üst derece ilmî donanıma sahip bir sahabi idi. Sorunlara çözüm getirmekle beraber hanımlara da ders vermiştir.

Ümmü’d-Derda (ö. 81/701) eşi Ebü’d-Derda’dan küçük yaşta kıraat tahsil etmiş olup aynı zamanda fıkıh ve hadis âlimi olarak anılmaktadır. Hanımlar ve önemli şahsiyetlere ders vermiştir (Emevî Halifesi Abdülmelik b. Mervân gibi önemli isimler de var).

Önde gelen âlimler arasında Hafsa bint Sirin (ö. 101/719) ile Amre bint Abdirrahman’ın (ö. 106/724) isimleri öne çıkmaktadır. Amre bint Abdirrahman hadis ve fıkıh âlimi olarak bilinir. Ümmü İmran Aişe bint Talha Arap tarihi, edebiyatı ve özellikle Hz. Aişe’den öğrendiği yıldızlara dair bilgisi ile döneminde dikkatleri üzerinde toplamış bir kadın âlimdir.

Ehl-i beyit mensubu hanımlar da ilk yüzyıldan itibaren ilim halkalarında yerlerini almışlardır. Ali-Fatıma evlâdı arasında bilhassa aile içinde hadis ve fıkıh bilgisi kadınlar tarafından da tahsil edilmiştir. Önde gelen isimler arasında Nefise bint el-Hasen vardır. İmam Şâfiî Nefise Vâlidemiz’le görüşerek ondan hadis tahsil etmiştir.

Kadınların ilim sahasında yetişebilmeleri ve eğitim öğretim faaliyeti içerisinde bulunabilmeleri umumiyetle aile çevreleri içinde mümkün olabilmiştir. Bilhassa babalarından küçük yaşlarda ilim öğrenmeye başlayan bu kadınlar alanlarında üst düzeyde yetkinlik kazanmışlardır.

Kimi zaman bir ilim adamı ile yaptıkları evlilikler bu ilim kadınlarının müderris olarak bilgilerini paylaşmaları noktasında daha geniş bir zemin oluşturmuştur. Örnek verilecek isimler arasında Ümmü Abdilkerim Fatıma bint Sa‘di’l-Hayr b. Muhammed el-Ensariyye’yi (ö. 600/1203) var: babasından hadis ilmini tahsis etmiştir.

Diğer örnek olarak Ümmü Abdillah Fatıma bint Süleyman b. Abdilkerim el-Ensâriyye ed-Dımaşkıyye  (ö. 708/1308) dir. Kendisi babasından kıraat ve hadis dersleri almıştır.

İslam bilim tarihinde kıraat, tefsir, hadis ilk yüzyıldan itibaren hızla gelişerek kesintisiz devam eden ilim dallarıdır. Kadın alimlerin sadece ilim konusunda değil, ahlaki değerleri ve zahidane yaşayışları onları farklı yönlerde öncü ve örnek olmuştur.

Muhakkak ki kadın âlimler İslam medeniyetinin kurucu unsuru olan ilmin kıraatten fıkha, edebiyattan matematiğe her kolunda yetkinliklerini ortaya koymuşlar ve kendilerini en iyi şekilde yetiştirerek kazanımlarını, birikim ve tecrübelerini eğitim öğretim noktasında hayata geçirmişlerdir. Aynı zamanda medreseler, tekkeler, hastahaneler, kütüphaneler inşa ettiren kadınların İslam medeniyetine katkıları son derece önemlidir.

 

Prof. Dr. Gülgün UYAR

Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi