SILA-İ RAHİM

1637

 

“Sıla-i rahim yapan, akrabasından gördüğü iyiliğe karşılık veren değil, akrabası kendisiyle ilişkiyi kestiğinde bile ona iyilik yapandır.”

(Buhârî, Edeb, 15)

 

Sıla-i rahim, akrabalık bağlarını sürdürmeyi, akrabaların birbirini ziyaret etmesini ve onlarla güzel ilişkiler kurulmasını ifade eder.

Sıla-i rahim, Kur’an’ın ısrarla vurguladığı mevzulardan birisidir. Bu çerçevede Allah Teâlâ, akrabaya hakkını vermemizi istemekte “Akrabaya, yoksula ve yolda kalmış yolcuya hakkını ver. Gereksiz yere de saçıp savurma!” buyurmaktadır (İsrâ, 17/26). Ayrıca Kur’an’da akrabaya yardım ve iyilik emredilmekte, “Muhakkak ki Allah, adaleti, ihsanı, akrabaya karşı cömert olmayı emreder; hayâsızlığı, kötülüğü ve zorbalığı yasaklar. İşte Allah, düşünüp tutasınız diye size böyle öğüt veriyor.” buyrulmaktadır (Nahl, 16/90). Dinimiz, akrabalık haklarına riayetsizlikten sakındırmakta, “Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan; ikisinden birçok erkek ve kadın (meydana getirip) yayan Rabbinize karşı gelmekten sakının. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’a karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz Allah üzerinizde bir gözetleyicidir.” buyrulmaktadır (Nisa, 4/1).

Sıla-i rahim konusu, hadislerde, edep ve mev’iza bölümlerinde geniş biçimde yer almıştır. Burada akrabalık bağlarını sürdürmeyi teşvik eden, aradaki bağları koparmaktan sakındıran birçok hadisin mevcut olduğunu belirtelim. Buhârî’nin konuya ayırdığı bablardan biri “Sıla-i rahimin Fazileti” başlığını taşır (Buhârî, Edeb, 10). Ayrıca “Kim akrabasına ilgi gösterirse Allah da fazlından ihsanını sürdürür.” (Buhârî, Edeb, 13) şeklindeki bab başlığında kaydedilen bir hadis şöyledir: “Rahim adı Rahman isminden alınmıştır. Bu rahim yakınlığı sık ağaçların birbirine sarılmış kökleri gibidir. Allah Teâlâ “Her kim akrabalık bağını sürdürürse, ben de ona rahmetimi sürdürürüm, kim de ilişkisini keserse ben de ondan rahmetimi keserim.” buyurmaktadır.” (Tirmizî, Sıla, 16). Bu bağlamda akrabalık ilişkileri sık ağaçların birbirine sarılmış köklerine benzetilmekte ve bu arazideki ağaçların sulandığı zaman çiçek açacağı, meyve vereceği ve meyvelerinin olgunlaşacağı ifade edilmektedir.

Hz. Peygamber (s.a.s.), ömrünün uzamasını (bereketlenmesini), rızkının genişletilmesini isteyen müminlere akrabalarla ilişkilerini sürdürmesini tavsiye etmekte, “Kim rızkının bollaştırılmasını yahut ecelinin geciktirilmesini arzu ederse, akraba ilişkilerini sürdürsün!” buyurmaktadır (Buhârî, Edeb, 85). Bir sahabe Hz. Peygamber’e gelerek, “Bana, yaptığımda beni cennete sokacak bir amel haber ver!” der. Orada bulunanlar, “Buna da ne oluyor!” derler. Hz. Peygamber, “Bir ihtiyacı var, nesi olacak!” der ve soran şahsa, “Allah’a ibadet edersin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmazsın. Namazı kılarsın, zekâtı verirsin, bir de sıla-i rahmi yerine getirirsin (akrabalarla bağlarını sürdürürsün).” buyurmaktadır (Müslim, İman, 12). Bu çerçevede tatlı bir sözle selam vererek, hâl hatır sorarak akrabalık ilişkileri sürdürülmeli, gerektiğinde ziyaret, hizmet ve mali yardımdan da kaçınılmamalıdır.

Hadislerde sıla-i rahim konusunda karşılık beklenmemesi, ilişkiyi kesenlerle de akrabalık bağlarının sürdürülmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Buhârî’nin konuya ayırdığı bablardan biri “Sıla-i rahim Karşılık Vermekle Olmaz.” başlığını taşır (Buhârî, Edeb, 15). Bu bağlamda akrabalar arası ilişkiler karşılık esasına dayandırılmamalı, aksine akrabalık ilişkisini kesenle de ilişki sürdürülmelidir.

Resulüllah, “Sıla-i rahim yapan, akrabasından gördüğü iyiliğe iyilikle karşılık veren kimse değil, akrabası kendisine iyiliği kestiğinde bile onlara iyilik yapandır.” (Buhârî, Edeb, 15) buyurur. Nitekim bir adam Resulüllah’a gelerek, “Yâ Resulallah! Benim yakınlarım var! Ben onlarla irtibatımı sürdürüyorum, onlar benimle bağlarını kesiyorlar! Ben onlara iyilik ediyorum, onlar bana kötülük ediyorlar! Ben onlara yumuşak davranıyorum, onlar bana kaba davranıyorlar!” der. Bunun üzerine o, “Eğer dediğin gibi isen, onlara sıcak kül yutturmuş olursun. Sen böyle devam ettikçe Allah onlara karşı daima sana bir yardımcı verecektir!” buyurur (Müslim, Birr, 22).

Ukbe b. Âmir aktarıyor: “Bir gün Resulüllah (s.a.s.) ile karşılaştım. Hemen elimi uzattım, ama o benden evvel davranıp benim elimi tuttu ve: “Ey Ukbe! Sana dünya ve ahiret ahlakının en faziletlisini haber vereyim mi?’ dedikten sonra şunları sıraladı: “Seninle ilişkiyi kesen yakınlarla ilişkini sürdürürsün, sana vermeyene sen verirsin, sana zulmedeni affedersin” [Hâkim, Müstedrek, VII. 2602 (4/162)].

Öte yandan akrabalık bağının sürdürülmesi, sadece akrabalar arasındaki merhamet akışını değil, aynı zamanda Rahman ve Rahim olan Rabbimizin rahmetinin üzerimize bolca inmesini de sağlayacaktır. Hz. Peygamber bu hususta şöyle buyurmaktadır: “Benimle irtibatı sürdürenle, Allah da irtibatını sürdürsün! Benimle bağını kesenden Allah da bağını kessin!” (Müslim, Birr, 17). Bu bağlamda Allah’ın Rahman ismiyle sıla-i rahim arasında ilişki kurularak bu görevi yerine getirenlerin ilahi rahmetten nasiplerini alacaklarına, ihmal edenlerin ise rahmetten yoksun kalacaklarına işaret edilir. Son olarak müminler, dinimizin bu kadar önem verdiği akrabalık bağlarını zayıflatmamalı, aksine güçlendirmelidir. Akrabalık bağlarını koparmanın bizleri, Allah’ın rahmetinden, sevgi ve merhametinden uzaklaştıracağı, Resulüllah’ın ifadesiyle, “akraba ilişkisini kesenin, cennete giremeyeceği” (Müslim, Birr, 19) unutulmamalıdır.

Emine Demil