UFUK ÇİZGİSİDİR UMUT

602

Her insan umut eder. Umut her kalbi yoklar. Fakat kaç insan, umut penceresinden kendi hâline bakabilme cesaretini gösterir? İnsan beklediği şey olmadığında hüsrana uğrar. İnsanı hüsrana uğratan, gerçeğin kendisi değil, onun üzerindeki perdedir. Kendini bilmek, umut kapısını açar; bilmemek kapatır. Sahte umut, insana düzmece bir dünya vadeder, yalandan bir huzur verir. Sahici umut ise beklenen gelmediğinde de umulan olmadığında da insanın direncini artırır. Umudu sahici olan, kolayca hüsrana uğramaz. Uğramışsa da onu yenme ihtimali umutsuza nispetle çok daha kolaydır. Umutsuzluk iyileşmeyi arzulamayan, kendini sakatlamaktan haz alan insanın hâlidir.

Umut biraz da tecrübe etmektir, öğrenilen bir şeydir. Çaresizlik nasıl öğreniliyorsa umut da öğrenilir. Umutsuzluk insanı tüketir. Umutsa çoğaltır. Umutsuz insan, imkânların içinde yüzse yine de çıkar yol bulamaz. Bekleyiş, umudun hem sebebi hem sonucudur. Umut eden insan, beklerken harekete geçer. Kendisini bekleyen muhtemel durumlara hazır bulunur. Bu yönüyle umut, insanın tahmin kabiliyetini ve sabrının kapasitesini geliştirir.

Ümitler içindeki insan da zaman zaman umutsuzluğa düşer. Düşer ama zaten umut, umutsuzluğa karşı bir mücadele değil midir? Umudu kıymetli ve vazgeçilmez kılan, umutsuzluğa rağmen var olabilmesidir. Umutsuzluk, umut etmekten çok daha güçlü, insanı esir alan bir duygudur. Bir şeyin esiri olmak, kendi varlığını yok saymaktır. Buna karşın umut, insanın varlık mücadelesidir.Karamsar olmayan insan için umutsuzluk, umuda yeniden sarılmanın bahanesidir. İnsanın kendini yeniden inşa etmesinin imkânıdır. Umut tökezlememek, düşmemek değil, yolunda yordamında kararlılıktır.

Umut bir serçedir, kimi zaman çırpınmaktan yorulur. Gariplik de buradadır. İnsan, bir serçeye tutunarak bazen nasıl da devleşir ve insan düşe kalka nasıl da küllerinden doğar. Tabii ki umutla. İnsanın güzergâhı, her zaman gönül şenliği ve iç huzuru ile bezenmez. Yol tekrar ve tekrar çatallanır. Umut, kendini arayıştır, kendine yürümektir.

Umut insanın kendisiyle ve Yaradan’ıyla irtibat kurması, kendini bulması, başkalarını anlamasıdır. Umutsuz insanın hem kendisiyle hem de başkalarıyla irtibatı kesilmiştir.

Umut, beklenti içinde olmak diye tarif edilse de bir hâl içinde olmaktan çok, içinde bulunulan hâle rağmen yürüyüşünden vazgeçmemektir.

Umut kendini akışa bırakma hâli değil, olabilecek ihtimaller üzerine kafa yorduktan, gereğini yaptıktan sonraki ruh hâlidir. Yalnızca kendimiz için değil, başkaları için de umut ederiz. Bu yolda ve her yolda zorluk daima vardır ama umut her zorluğu aşacak kudrettedir.

Umudu iradesizlik, tembellik gibi yanlış tanımlayanlar çoktur. O tür umut kimseye iyi gelmez, tembelleştirir, uyuşturur. Umut, insanın bakışını, kavrayışını değiştirir, hayretini artırır, yürüyüşüne şevk verir. Umut eden hayattan çekilmez, hayatın her anına dâhil olur. Elinden geleni yapmış olmanın iç huzurunu hisseder. Umut kalbe yerleştiğinde onun ferahlığı insana yeter.

 

Hatice Ebrar AKBULUT